Hipofiz Adenomu

Hipofiz bezi nedir ve nerede bulunur?


HİPOFİZ; beynin alt kısmında bulunan yaklaşık 0.5 gram ağırlığında çeşitli hormonlar salgılayan bir endokrin bezdir. Endokrin bezler çeşitli hormonları üretip dolaşıma salgılayarak vücudun diğer bölgelerindeki hedef organları uyarıp fonksiyon görmesini sağlarlar.


Hipofiz yetmezliğinin nedenleri nelerdir?

En sık nedeni hipofiz bezi adenomlarına (adenom: iyi huylu tümöral kitle) bağlı bezdeki normal dokunun basıya uğraması ve/veya hipofiz adenomunun cerrahi veya radyoterapi ile tedavisidir. Kadınlarda doğum sonrası aşırı kanamanın neden olduğu hipofiz bezi hasarı (Sheehan sendromu olarak adlandırılır) ülkemizde hala sık olarak rastlanmaktadır. Ayrıca kafa travmaları sonrası %10-15 hastada hipofiz yetmezliği gelişebileceği gösterilmiştir.


Hipofiz bezinin görevleri
nelerdir?

Hipofiz bezinden salgılanan 5 temel hormon ve görevleri
şu şekildedir:

  • TSH (tiroid bezini uyaran hormon): tiroid hormonlarının üretimini kontrol eder ve bu hormon olmadan gerek zihinsel gerekse de vücuttaki metabolik faaliyetler yavaşlar.
  • FSH/LH (üreme organlarını uyaran hormonlar): erkekte testisleri, kadında ise yumurtalıkları uyararak cinsel fonksiyonların ve üremeyi sağlar.
  • ACTH (böbrek üstü bezini uyaran hormon) : böbrek üstü bezinden kortizol denilen hayati hormonun salınmasını kontrol eder. Kortizol gerek bağışıklık sistemimizin düzenli çalışmasını gerekse de tansiyon ve damarlarındaki sıvının yeterli düzeyde olmasını sağlar.
  • GH ( büyüme hormonu) : ergenlik çağında boyumuzun uzamasından sorumludur. Hafıza ve zihinsel fonksiyonların düzenlenmesi, vücut yağ ve kas oranlarının düzenlenmesi, kemik dokusunun sağlamlaştırılması, kalp hastalıkları riskinin azaltılması gibi her geçen gün yenileri ortaya çıkan birçok fonksiyonu vardır.
  • Prolaktin (süt üretimini uyaran hormon) : Kadınlarda doğum sonu emzirmenin sağlanması için temel hormondur. Ancak son yıllarda bağışıklık sisteminde rol aldığı anlaşılmıştır.
Not: Uyarı !!! Bilgiler hastalar için geçerli bir uygulama rehberi değildir.

Hangi durumda hipofiz yetmezliğinden şüphelenelim?

Hipofiz yetmezliğinin en önemli özelliği genellikle belirtilerinin hafif olması ve yavaş ilerlemesidir. Bulgular:

  • Baş ağrısı ile birlikte olan veya olmayan görmede azalma (görme alanı kaybı): Hipofiz adenomları hipofiz bezinin hemen üzerindeki göz sinirine bası yapması sonucu oluşur. Öncelikle görme alanının dış yanlarında görme alanı kaybı olur ( at gözlüğü takmış gibi) ve zamanla ihmal edilirse tam görme kaybına kadar gidebilir. Erken tanı konması ve hipofiz kitlesinin uygun şekilde çıkarılması ile görme kaybı büyük oranda geri döner.
  • Erkeklerde cinsel fonksiyonlarda azalma, çocuk olamama (infertilite) vücut kıllarında azalma.
  • Kadınlarda adet kesilmesi (amenore) veya düzensizleşmesi, istendiği halde çocuk sahibi olamama (infertilite)
  • Uyku artışı, kilo alma, yorgunluk, halsizlik, tansiyon düşüklüğü ve baş dönmesi, aşırı su içme ve idrara gitme (günlük 2.5-3 litreden fazla idrar çıkarma).

Hipofiz bezinin hastalıkları nelerdir ve neden önemlidir?


Hipofiz Bezinden salgılanan hormonların fazlalığı ve bu hormonların eksikliği ile giden 2 grup hastalık mevcuttur. Hipofiz bezinden salgılanan 5 temel hormonun bir veya daha fazlasının çeşitli nedenlerle eksilmesine ‘Hipofiz Yetmezliği’ denir. Hipofiz yetmezliğinin tanısı doğru bir şekilde konduğu takdirde günümüzde tedavisi mümkündür.

Hipofiz bezi ile ilgili şüphemiz olursa ne yapmalıyız?


Beyin ve Sinir cerrahisi uzmanına başvurulmalıdır.

Hipofiz yetmezliği tedavisi nasıl yapılır?


Hipofiz adenomu cerrahi olarak çıkartıldıktan sonra eksik hormonlar [tiroid hormonu, kortizol preparatları veya gonadal (cinsel fonksiyonları düzenleyen hormonlar) hormonlar] doktorunuzun önerdiği doz ve ilaçlarla yerine konur. Bu nedenle endokrinolojik yönden takip gereklidir. Uygun tedavi ve takip ile hipofiz yetmezliğine bağlı oluşan bozukluklar büyük oranda geri döner.

Hipofiz Adenomuna Bağlı Hastalıklar


Hipofiz adenomları kafa içinde yerleşen tüm tümörler içinde beynin kendisinden ve zarından kaynaklananlar dan sonra 3. sırada yer alır. Yani nispeten sık bir tümördür. Ortaya çıkış nedenleri tam olarak anlaşılmamıştır. Nadiren genetik geçişli kalıtımsal hastalıklarla birlikte görülürler.

Prolaktin gebelik ve emzirme döneminde süt oluşumunu uyarır. Kadınlarda normal prolaktin seviyeleri tipik olarak 25 ng/ml düzeyinin erkeklerde ise 17 ng/ml düzeyinin altındadır. Prolaktin seviyelerinin kanda yükselmesi durumu hiperprolaktinemi olarak adlandırılır.

Prolaktinoma hipofiz adenomuna bağlı aşırı miktarda prolaktin üretimine sebep olarak hiperprolaktinemiye sebep olur. Prolaktinomalar her iki cinsiyette de görülür kadınlarda daha sık rastlanmaktadır. T

PROLAKTİNOMANIN SEMPTOMLAR NELERDİR ?

Büyük tümör optik sinirlere ve komşu beyin dokusuna bası yaparak baş ağrısı ve/veya görme problemlerine yol açabilir. Kadınlarda adetlerin kesilmesi ya da düzensizliği, cinsel istek azlığı, vajina kuruluğu, gebe kalmada zorluk ve emzirmeyen kadınlarda memeden süt gelir. Bu duruma GALAKTORE denir.

En sık görülen başvuru semptomları

Kadınlarda

Erkeklerde

Adetlerin kesilmesi yada düzensizliği

Baş ağrısı / görme problemleri

İnfertilite

Ereksiyon bozukluğu

Cinsel istek azlığı

Cinsel istek azlığı

Vajina kuruluğu

İnfertilite (seyrek)

Gebe kalamama

Memeden süt gelmesi (seyrek)

Memeden süt gelmesi (sık)

Başka hangi sebepler Prolaktin seviyelerini yükseltebilir ?

Hiperprolaktinemi sebepleri:

Prolaktinomalar

İlaçlar (Fenotiazinler, metoklorpropamid, risperidon, selektif serotonin geri alım inhibitörleri, östrojenler, verpamil)

Stres Zona Hastalığı

Gebelik Sistemik Lupus Eritramatosus Hastalığı

Hipotiroidizm Karın operasyonları

Böbrek hastalığı Gögüs travması

Tanı

Kadında mens periyotları düzensiz/yok ise, memeden süt geliyor ise veya fertilite problemleri var ise şüphelenilmelidir. Erkelerde ereksiyon kusurları, infertilite, baş ağrısı veya görme problemleri varlığında artmış prolaktin seviyelerinden şüphelenilmelidir.

Değerlendirme için ilk basamak olarak prolaktin seviyesini için kan örneği alınmalıdır. Günün herhangi bir zamanında örnek alınabilir ve normal seviyeleri kadınlarda 25 ng/ml, erkeklerde 17 ng/ml düzeylerinin altındadır.

Eğer prolaktin seviyeleriniz yüksek, tüm diğer testler normal saptanır ise bir sonraki basamak hipofiz bezinin magnetik rözonans görüntüleme (MRG) taraması ile görüntülemektir. MRG incelemesi hipofizinizde tümör olup olmadığını, boyutunu, tümörün optik sinirler veya komşu dokuları etkileyip etkilemediğini ortaya koyacaktır.

Tedavi

Prolaktinomalarda tercih edilen tedavi dopamin agonistleri denilen ilaçların verilmesidir. Ülkemizde onaylanan iki ilaç vardır. Yasa nedeniyle onaylanan ilaçların ismini veremiyoruz. Bu ilaçlar prolaktin seviyelerini düşürme ve tümör boyutlarını küçültmeyi > % 90 hastada başarı ile sağlamaktadırlar. Prolaktin seviyeleri tipik olarak tedavi başladıktan günler içerisinde normal seviyelere döner ve tümör küçülmesi ise 3-6 ay içerisinde belirgin hale gelir.

Bromokriptin daha ucuzdur fakat günde 2-3 kez alınması gerekir ve bulantı, düşük kan basıncı ve baş dönmesi gibi yan etkilere daha fazla yol açar. Bu yan etkiler düşük dozda başlanarak, gece hafif yemek ile birlikte alınması ile azaltılabilir.

İlaç tedavinin sakıncaları

Bromokriptin ve kabergolin en büyük dezavantajları ilaç kesildikten sonra hızla prolaktin seviyesinde yükselme ve tümörün yeniden büyümesi sorunudur. HAz sayıda hastada uzun süreli ilaç kesilmesi mümkün olsa da makreadenomu bulunan hastaların ilacı muhtemelen ömür boyu kullanmaları gerekebilecektir. İki ilaç da gebelikte kullanılamaz.

Cerrahi

İlaç tedavisine rağmen küçülmeyen kitlelerde, kitle içine kanama ( apopleksi), kistik adenomlarda ve gebelik isteniyorsa cerrahi tedavi yapılmalıdır. Cerrahi başarı için cerrahın becerisi çok önemlidir. Cerrahide de yine en etkili yöntem Endoskopik Endonazal Transsfenoidal Cerrahi yani burun yolundan endoskop ile kitle çıkartılması yöntemidir.

Akromegali hipofiz adenomundan büyüme hormonun adı verilen hormonun fazla salgılanması nedeniyle oluşan bir hastalıktır. Büyüme hormonun fazla salgılanması sonucu el, ayak bölgelerinde aşırı büyüme olur. Ayakkabı numarasında artış, yüzüklerin dar gelmesi, yüz hatlarında kabalaşma, çenede belirginleşme, dişlerde ayrışma gibi bulgular olabilir. Ayrıca baş ağrısı, halsizlik, terlemede artışı ve cinsel fonksiyonlarda azalma gibi genel şikayetler de olabilir. Ayrıca hipofizdeki tümörün boyutuna bağlı olarak görme bozuklukları da oluşabilmektedir.

Akromegali hastalarındaki bu değişiklikler hasta ve yakınları tarafından maalesef geç fark edilir. Belirtiler çok yavaş oluştuğu için çoğu hasta hastalık başladıktan 5-7 yıl sonra tanı konmaktadır. Bu yüzden hastalar şeker hastalığı, kalp hastalıkları, uyku apne denilen uykuda solunum problemleri, eklem rahatsızlıkları ve çeşitli kanserler çıktıktan sonra tanı alabilmektedir. Yüksek tansiyon akromegali hastalarının pek çoğunda tespit edilir. Barsak ve tiroid kanseri sıklığı artmaktadır. Ellerde sinir sıkışmaları, bel ve bacak ağrıları bu hastalarda sık görülür.

Bulgular

  • Görmede azalma
  • Alın kemiğinde belirginleşme
  • Çenede sivrileşme (belirginleşme)
  • Şeker hastalığı
  • Büyük el ve ayaklar ( yüzüklerin olmaması, ayakkabı numarasında artış)
  • Terleme artışı, ciltte yağlanma
  • Kalp büyümesi, yüksek tansiyon
  • Cinsel sorunlar
  • Eklem rahatsızlıkları

Tanı

Hastadan şüphelenildiği zaman tanı amaçlı bir takım testler yapılır. Bunların en önemlisi şeker yükleme testidir. Yükleme testi sırasında hastaya 75 gr şeker ihtiva eden şekerli su içirilir ve 0, 30, 60, 90 ve 120. dakikalarda hastanın büyüme hormonu değerleri ölçülür. Aynı zamanda serum IGF-1 ölçümleri de hastalığın takip ve tedavisinde sık olarak kullanılır.

Tedavinin hedefleri

  • • Fiziksel bulguların düzelmesi
  • • Büyüme hormon salınımının normale dönmesi
  • • Tümörden kurtulma
  • • Diğer hipofiz hormonlarının salınımının korunması
  • • Normal yaşam süresinin sağlanması

Tedavi ve Takip

Tedavide üç yöntem kullanılır. Bunların ilki cerrahi tedavi, ikincisi ilaç tedavisi ve en son seçenek ise radyoterapi yani ışın tedavidir. Akromegali tedavisinde cerrahi birinci seçilecek tedavi yöntemidir. Tekrarlayan kitlelerde cerrahi tedavi tekrarlanabilir. Cerrahide de yine en etkili yöntem Endoskopik Endonazal Transsfenoidal Cerrahi yani burun yolundan endoskop ile kitle çıkartılması yöntemidir. Cerrahi tedavi sonrasında hastalar klinik düzelmeyi günler içerisinde fark edebilirler. Tam olarak iyileşmenin değerlendirilmesi ise ameliyat sonrası 3. ayda yapılmalıdır. 3. aydaki değerlendirmeler sırasında büyüme hormonu, IGF-1 düzeyleri yanında tekrar şeker yükleme testinde hormon yanıtı da değerlendirilmelidir.

Ameliyat sonrası tamamen düzelme elde edilen hastalarda 6 ayda bir klinik değerlendirme yapılmalı. Aynı zamanda hormon düzeyleri ve IGF-1 ölçümleri ile hipofiz MR’ ları çekilerek tümörün durumu değerlendirilmelidir.

Takip

Akromegali hastalarında diğer organlardaki etkilerinin kontrol edilmesi amacıyla bir takım taramalar yapılmalıdır. Hastalarda EKG ve ekokardiyografi ile kardiyolojik etkiler, kolonoskopi ile barsak kanseri poliplerinin taramaları yapılmalı. Akromegali hastalarında artan tiroid kanseri sıklığı nedeniyle tiroid ultrasonografisi ile tiroid nodülleri değerlendirilmeli ve gerekirse biyopsi yapılmalıdır. Bu hastalarında uyku apne sendromu %90 sıklıkta tespit edilmekte ve genellikle horlama ile birlikte seyretmektedir.

Akromegali süregen bir hastalıktır ve komplikasyonları hastaların yaşam kalitesini ve süresini azaltmaktadır. Bu yüzden yakın takip edilmelidir.

Cushing sendromu ve Cushing hastalığı nedir?

Cushing sendromu vücutta gereğinden fazla kortizol hormonun bulunduğu seyrek görülen bir durumdur. Kortizol, böbrek üstü bezleri tarafından üretilen ve yaşam için gerekli bir hormondur. Kortizol, stresli durumlara karşı vücudumuzun cevap vermesini sağlar, neredeyse tüm dokularımız üzerine etkilidir. En fazla sabah erken saatlerde, az miktarlarda da geceleri salınır.

Nedeni ne olursa olsun vücutta gereğinden fazla kortizol üretilmesine Cushing sendromu denir. Hipofiz bezi kaynaklı (adenoma bağlı) olan kortizolün aşırı salgılanmasına bağlı gelişen Cushing sendromuna ise Cushing hastalığı denir.

Cushing sendromu oldukça nadir görülür. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür ve genelde 20-40 yaş arası ortaya çıkar.

Cushing sendromu belirtileri nelerdir?

Başlıca belirti ve bulgular Tablo-1’de gösterilmiştir. Bu belirti ve bulguların hepsi birden aynı hastada bulunmayabilir. Bazı hastalarda az veya hafif olabilir, belki yalnız kilo alımı ve adet düzensizliği görülür. Ciddi hastalığı olan bazı hastalarda ise neredeyse tüm belirtiler gözlenir. Yetişkinlerde en sık gözlenen belirtiler kilo alımı (gövde kısmında), hipertansiyon ve kas güçsüzlükleridir.

Tablo-1. Cuhing Sendromu belirti ve bulguları;

SIK GÖRÜLENLER

SEYREK GÖRÜLENLER

Kilo alımı

Uykusuzluk

Hipertansiyon

Tekrarlayan enfeksiyonlar

Yakın dönem hafıza sorunları

İnce cilt ve çatlaklar

Sinirlilik

Kolay berelenme

Kıllanma artışı (kadınlarda)

Depresyon

Yüzde kızarıklık

Kemik erimesi

Boyun bölgesinde yağ artışı

Sivilce

Yüzde yuvarlaklaşma

Saç dökülmesi (kadınlarda)

Halsizlik

Omuz ve kalçada güçsüzlük

Konsantrasyon bozuklukları

Ayak ve bacaklarda şişme

Adet düzensizliği

Diyabet

Cushing hastalığında tanı

En sık kullanılan testler kan, idrar veya tükürükte kortizol tayinidir. Baskılama testi de tanı için önemlidir. Eğer vücudumuz normal kortizol üretimine sahipse bu testle kortizol düzeyleri düşer fakat Cushing sendromu olan kişilerde bu düşme olmaz.

Cushing hastalığında tedavi

Hipofiz bezindeki tümörün çıkartılması Cushing hastalığı tedavisindeki en uygun yöntemdir. En etkili yöntem endoskopik transsfenoidal cerrahidir ( burundan endoskop yardımı ile). Böylece kafatası açılmadan hipofiz bezine ulaşılır. Bu yolla cerrahi, hastalar için daha az travmatiktir ve daha erken iyileşme sağlanır.

Sadece tümörün çıkarılması ile geride kalan sağlam hipofiz dokusu normal fonksiyonuna devam eder. Deneyimli cerrahın ellerinde başarı %70-90’dır. Başarı oranı cerrahın deneyimine bağlıdır. Fakat yine de %15 hastada muhtemelen tümörün tam çıkarılamamasına bağlı tümör yeniden büyür ve hastalık düzelmez.

Diğer tedavi yöntemleri hedefe yönelik ışınlama (radyocerrahi) dir. Her iki böbrek üstü bezinin çıkarılması vücutta kortizol üretiminin durmasını sağlar.

Birçok hasta cerrahiden sonra -komplikasyon gelişmezse- yavaş yavaş kendilerini daha iyi hisseder ve kısa sürede taburcu olurlar. Tamamen normale dönmek, kilo vermek, eski gücüne kavuşmak, hafıza problemlerinin ve depresyonun düzelmesi zaman alabilir. Yüksek kortizol düzeyi vücut ve beyin üzerinde değişiklikler yapar ve bu değişikliklerin düzelmesinin yavaş olacağını unutmamak gerekir. Bu nekahat döneminin normal bir özelliğidir, sabırlı olmak gerekir.

Başarılı cerrahiden sonra kortizol sevileri çok düşer. Bu durum cerrahiden sonra 3-18 aylık döneme kadar uzayabilir. Düşük kortizol seviyesi bulantı, kusma, ishal, ağrı ve grip benzeri şikayetlere neden olabilir. Bu durumda dışarda kortizon vermek gerekir. Son yayınlarda da ameliyattan sonra dışarda kortizon tedavisi ihtiyacı olması ameliyatın başarılı olduğunun göstergesi olarak kabul edilmektedir.

Bazı hipofiz tümörleri salgılayıcıdır, yani hormon üretirler. Hipofiz adenomları içerisinde en sık görüleni, prolaktin salgılayan adenomlardır (prolaktinoma). Bunu büyüme hormonu salgılayan adenomlar izler. Diğer hipofiz hormonlarını salgılayan adenomlar daha nadir görülür.

Diğer hipofiz tümörleri salgılayıcı değildir, yani hormon üretmezler. Bazı nonfonksiyone adenomlar ise hipofiz bezinin çok az hormon üretmesine neden olurlar; buna hipopitüitarizm adı verilir. Tümör veya tümör olmayan büyüme olsun, lezyon normal hipofiz bezine baskı yaptığında bu meydana gelir.

Hipofiz adenomunun büyüklüğüne göre:

Hipofizer insidentaloma 1 santimetreden (cm) küçükse, mikro-insidentaloma adıyla adlandırılır. Bir cm’den büyük olanlar makro-insidentaloma olarak adlandırılır. Büyük lezyonların yaygınlığı daha azdır.

Bulgular:

Kitle basısına bağlı olarak;

  • Baş ağrıları.
  • Görme bozukluğu
  • Göz hareketini kontrol eden kaslarda felç veya zayıflık

Hipofiz hormonlarının düşük olmasıyla ilgili belirtiler şunları içerir:

  • Yorgunluk
  • Halsizlik
  • Kadınlarda adet düzensizliği
  • Cinsel işlev bozukluğu

Aşırı hormon belirtileri, etkilenen hormona bağlı olarak çok fazla değişiklik gösterir. Aşağıda olası belirtilerin yalnızca birkaçı verilmiştir.

Tümör içine kanama ve buna bağlı olarak; sıklıkla şiddetli baş ağrısı, görüşle ilgili sorunlar ve hipofiz işlevinin hızla kaybı da görülebilir ki buna HİPOFİZ APOPLEKSİSİ DENİR

Tanı

Hipofiz MRG, hormon testleri ve görme alan testi yeterlidir.

Tedavi

Görme kaybı, hormon yetmezliği yapıyorsa, tümör içine kanama oluşturmuşsa, kitle etkisi ile hipofiz sapını itip prolaktin ( süt hormonu) yüksekliği ve bulguları yapıyorsa cerrahi tedavi önerilir. Cerrahide de yine en etkili yöntem Endoskopik Endonazal Transsfenoidal Cerrahi yani burun yolundan endoskop ile kitle çıkartılması yöntemidir.

Dr Ali Erdem YILDIRIM ne yapıyor:


Ben hipofiz adenomlarının tedavilerinde Full Endoskopik Endonazal Transsfenoidal Cerrahi yani kafa tası açılmadan burun yoluyla tamamen endoskopik cerrahiyi kullanmaktayım. Bu yolla 1400 ( Bin dörtyüz ) ‘ün üzerininde hastamı tedavi ettim. Benim düşüncem ki bu işle ilgilenen tüm hipofiz cerrahlarının ortak düşüncesi günümüzde hipofiz adenomu ve benzeri kafa kaide kitlelerinde altın standart tedavi seçeneği endoskopik transsfenoidal yaklaşımdır. Bu artık tartışma götürmez bir gerçektir. Hem hastalara hiç zarar vermeyen bir yöntem olması hem de tedavi sonuçlarının diğer yöntemlere kıyasla çok daha iyi olması bu yöntemi üstün kılmaktadır.
RANDEVU